Kadın Beyni ve Girişimcilik
Cinsiyet simgeleri Antik Roma’dan günümüze kadar gelmektedir. Ucunda ok bulunan Mars gezegenin simgesi erkeği, ucunda artı bulunan Venüs gezegeni simgesi kadını temsil etmektedir. Venüs gezegeni en parlak gezegen olarak gözlendiğinden ‘Tanrıça’ ismi verilerek kadını ve dişil güçleri temsil etmiş, kızıl gezegen Mars ise mitolojide savaş tanrısını ve eril güçleri temsil ettiği için erkek simgesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Ama ilginç olan bilgi bu değil. Hepimizin bildiği gibi güneş sistemindeki gezegenler belirli bir yörünge etrafında dönerken aynı zamanda kendi eksenleri etrafında da dönmektedirler. Kendi etrafında saat yönünün tersine doğru dönüyorsa buna pozitif yön eğer saat yönünde dönüyorsa buna negatif yön denir.
Gezegenlerin hemen hemen hepsi kendi etrafındaki dönüşlerini pozitif yönde yaparken, bizim sevgili sabah yıldızımız, Venüs gezegenimiz bu dönüşü negatif yönde yapmaktadır.
Şimdi bu bilgiyi de öğrendiğimize göre; kendi ekseni etrafındaki dönüşünü bile çoğunluğun aksine negatif yönde yapan Venüs’ün temsil ettiği kadın cinsiyeti, bu ters bakış açısıyla girişimcilik adına ne çığırlar açabilir siz düşünün.
Erkek beyni ve kadın beyni temelde aynı görünse de detayda çok ciddi farklar barındırıyorlar. Bilim insanları hala beynin sırlarını çözmeye çalışadursun, biz şimdiye kadar elimize geçen bilgilerden bu farklılıkları inceleyelim…
Son yıllarda bilim insanları beyni incelerken çok önemli bir şey atladıklarını fark ettiler. Yüz yıllardır incelenen ve hakkında bilgi sahibi olunan beynin erkek beyni olduğu ancak kadın beyni incelendiğinde çok büyük farklar meydana geldiğini gözlemlediler.
Hatta tıp kitaplarında dahi okutulan beyin yapısının erkek beyni olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
Bilim insanları bu çığır açıcı keşfi inceleyedursunlar. Ben bugün bu farka başka bir açıdan bakmak istiyorum. Acaba bu iki beyin yapısı arsındaki farklılıkların girişimcilik üzerine etkileri olabilir mi? Bu farklar kadınları ya da erkekleri hangi konularda ön plana çıkarır?
Yapılan pek çok araştırmada kadınların duyma ve görme duyularının erkeklerden çok daha gelişmiş olduğu yönünde, hatta o kadar ki son yapılan çalışmalarda kadınların %15’inin görme duyusunda genetik bir mutasyon söz konusu. Normal insanlar üç tip rengi algılarken bu %15’lik kesim dört temel rengi algılayabilecek sisteme sahip.
Diğer yandan renk körlüğünün erkeklerde görülme sıklığı %8 iken bu oran kadınlarda %1’in altında gözlenmekte.
Girişimciliğin temel gerekliliklerinden birinin iletişim olduğunu düşünürsek bu da kadın girişimciye çok büyük bir artı kazandırmaktadır.
Hayatın aslında o kadar da hızlı akmadığını istersek bu süreci çok rahat yürütebileceğimizi, bir toplantıya katılmak için kilometrelerce yol kat etmek gerekmediğini fark ettik.
Tasarrufun ne kadar önemli ve gerekli bir kavram olduğunu anladık.
Hayatın paylaştıkça güzelleştiğini ve vermenin dayanılmaz hafifliğini, verdikçe bolluğun hayatımıza girdiğini ve zaten asıl bolluk ve bereketin sağlığımızdan başka bir şey olmadığını gördük.
Ve şimdi ikinci perde aralanıyor. Yeni normal diye bir süreç giriyor hayatımıza…
Şimdi diyeceksiniz ki bunun girişimcilikle nasıl bir ilişkisi olabilir?
Öncelikle erkeklere nazaran iki ya da daha çok işi aynı anda yapabildiğimiz bir gerçek. Bunu da hiç kuşkusuz görme ve duyma duyularımızın daha gelişmiş olmasına borçluyuz. Pek çoğumuz eşlerimizden babalarımızdan ya da kardeşlerimizden bir işe konsantre olduklarında bizi duymadıklarını ya da görmediklerini fark etmişizdir.
Günümüzde iş hayatını düşündüğümüzde her şeyin ne kadar hızlı geliştiğini ve değiştiğini düşünürsek:
Sizce de bir girişimcinin aynı anda birden çok işi tek başına yapabilme kabiliyeti ona bir üstünlük getirmez mi?
Hele ki bu girişimci dünyayı çok daha renkli görüyorsa, hem yaptığı iş hem de takım arkadaşları çok daha renkli hale gelmez mi?
Bir diğer fark kadınların günlük konuşma dilinde 20000 kelime erkeklerinse 7000 kelime kullandıklarını daha önce pek çok makalede okumuşsunuzdur. Gelin bu konunun biraz detayına inelim; kadınlar günlük hayatta 8000 kelime 2000-3000 civarında ses tonu değişikliği yaklaşık 10000 civarında yüz ve vücut ifadesi ile toplamda 20000 birimlik iletişim yolu kullanmaktadırlar. Yani kadınlar kendilerini ifade ederken erkeklere göre daha kuvvetli bir iletişim yolu kullanıyor. Yapılan pek çok deney ve araştırma ile de bu konuda daha yetenekli oldukları kanıtlanmış.
Girişimciliğin temel gerekliliklerinden birinin iletişim olduğunu düşünürsek bu da kadın girişimciye çok büyük bir artı kazandırmaktadır.
Gelelim benim en önemli bulduğum en büyük farklılığa: EMPATİ kurabilme yeteneği.
Empati kelime anlamıyla; bir başkasının duygularını içinde bulunduğu durum ya da davranışlardaki motivasyonu anlamak içselleştirmek demek.
Aslında bu yeti, benim sadece iş hayatında değil günlük hayatta da çok önemsediğim bir yetenek. Karşımızdaki ile ne kadar iyi empati kurarsak o kadar az çatışmaya gireceğimizi ve iletişimimizin de o kadar iyi olacağı kanaatindeyim.
Şimdi bir düşünelim empati yeteneği kuvvetli bir girişimci mi daha başarılı olur yoksa olmayan mı?
Müşterisi ile çalışma arkadaşları ile hatta ve hatta rakipleri ile empati yapabilen bir girişimcinin önünde kimsenin durabileceğini düşünmüyorum.
Bu ve bunun gibi pek çok fark kadınların girişimcilikte ne kadar başarılı olabileceklerinin bir göstergesi. Ancak bu verilere bakarak dünyada neden kadın girişimci sayısının erkek girişimci sayısından çok daha az olduğu sorusu geliyor aklımıza. Ancak insanlık tarihinin başından beri alan satan, tüccarlık ve üretim yapan erkek egemen bir toplumda 100 yıl denilebilecek kadar az zamandır kadınların iş hayatında aktif bir biçimde çalıştığı düşünülecek olursa gelinen nokta hiç de küçümsenecek bir başarı sayılmaz.
Bu yazıdaki amaç feminist bir bakış açısıyla kadınların erkeklerden daha üstün olduğunu kanıtlamak değil tabii ki. Erkeklerin de çok fazla üstün yönleri var. Ancak güzel olan taraf farklı yönlerimizin daha gelişmiş olması. Bu da farklı yerlerden bakıp başarıyı birlikte daha kolay yakalayacağımız anlamına geliyor. Kaldı ki pek çok üst düzey kuruluşların yönetim kurulları ve karar verme mekanizmalarına erkek üyelerin yanında özellikle kadın üyelerin de getirilmesi neredeyse tüm dünyaca bilinen bir yöntem. Çünkü araştırmalara göre erkeklerin ve kadınların bir arada fikir ürettiği oluşumlarda geleceğe yönelik başarılı kararlar verme oranlarının çok daha arttığı gözlemleniyor. Bu da Venüs ve Mars’ın birbirine zıt yönde ama birbirini tamamlayan, bütünleyen dönüş yönleri ve güçlerinden olsa gerek.
En son yaşadığımız pandemi dönemini kadın ülke liderlerinin ( Almanya, Tayvan, Yeni Zelanda vb.) daha iyi yönettiklerini de düşünürsek, önümüzdeki dönemde kadınlara hem iş hayatında hem de politikada daha fazla yer verileceğini düşünüyorum.
NOT: Bu yazıdaki pek çok bilimsel veriyi Dr.Serkan Karaismailoğlu’nun’ Kadın Beyni Erkek Beyni’ kitabından aldım. Eğer konu ilginizi çektiyse kitabın tamamını okumanızı öneririm.